31 Aralık 2009 Perşembe

Yeni yıl gelmiş...


30 Aralık 2009 Çarşamba

İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar yapabilir mi?

"Yaptığımız hatalar, doğruları görmemizi sağlar" deriz. Peki bu hatalar bizi ya da başkasını ne kadar etkiler, incinir miyiz ya da incitir miyiz? Bazen öyle hatalar yaparız ki, küçük dediğimiz bu hatalar karşımıza büyük bir dağ gibi çıkar. Ama hayat öyle garip ki doğru yaptığınızı düşündüğünüz şey, başkaları tarafından hata olarak algılanabilir. Orhan Baba ne demiş, "Hatasız kul olmaz" :) Hatalar hatalar....
Başlığım nerden çıktı derseniz, bir facebook grubunun adı " İNSAN İNANDIĞI ŞEYLER UĞRUNA MUHTEŞEM HATALAR YAPABİLİR" .

29 Aralık 2009 Salı

Avrupa Birliği YIL 2050

Yıl 2050. AB Komisyon Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
> - Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
> - AB Başkanı: Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçeyi yasaklıyorum.
> - Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
> - O zaman söyle Kıbrıs'ı versinler..
> - Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten...
> - O zaman söyle Güneydoğu'ya özerklik versinler.
> - Aman efendim, Türkiye'de Güneydoğu mu kaldı, 2020'de bağımsız devlet oldu ya orası zaten.

26 Aralık 2009 Cumartesi

Animasyonlarla Dünya Ninnileri

Facebook'ta Saygıdeğer Hakkı Öcal' ın vediği bir video bağlantısında bu ninnili animasyonlara rastladım. Herbiri birbirinden güzel düzenlenmiş. Azerbaycan'dan birçok ülkeye kadar animasyonlu ninniler yer almakta. Buraya koyduklarım youtube hariçi yasaklanmayan video sitelerinden bulduklarım. Diger ninnileri Youtube' dan seyredebilirsiniz.

25 Aralık 2009 Cuma

Aşure Günü

Aşure gününüz mübarek olsun arkadaşlar!
Bu günün geldiğini, eve gelen aşurelerden öğreniyordum ama bu yıl daha farklı oldu, annem erkenden hatırlatma yaptı. Bende eve aşureler gelmeden, blogtan tüm müslüman kardeşlerimin 'Aşure Günü' nü kutlayayım dedim.
Kültür, insanlık için çok önemlidir. Bu yüzden böyle güzel günleri es geçmemek gerekiyor. Aşure günü hem dini hem de insanlık olarak inandığımız birçok olayın gerçekleştiği bir gündür.

24 Aralık 2009 Perşembe

Oyuncak Kardeşliği

Sevdiğiniz bir oyuncağı, sevgiye ihtiyaçı olan biriyle paylaşmak ister misiniz? Trabzon Belediyesi bu amaçla " Oyuncak Kardeşliği " kampanyasını başlattı. Son katılım tarihi: 23 Nisan 2010!

Kampanya hakkında genel açıklamalar;
"Trabzon Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından oyuncak kardeşliği kampanyası başlatıldı. Elinde kullanmadığı oyuncağı bulunan çocukların belediyeye ulaştıracağı oyuncaklar 23 Nisan Ulasal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda ihtiyaçlı çocuklara dağıtılacak. Kendi oyuncağını ihtiyaçlı çocukla paylaşan çocuklar arasında yeni bir kardeşlik başlatılacak. Kampanyaya katılmak isteyenler için Trabzon Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü'ne Kalkınma Gençlik Merkezi ile Trabzon Belediyesi'ne ait okuma salonlarına müracaat edebilecekler.
Trabzon Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Murat Yeter hem yeni dostluklar oluşturmak hem de kullanılmayan oyuncakların maddi durumu iyi olmayan çocuklara dağıtılması ile sosyal birlikteliğin oluşturulmasını hedeflediklerini ifade ederek; "Çocuklara farklı oyuncaklar kazandırmak hayal dünyalarını zenginleştirmek ve çocuklar arası dayanışmayı pekiştirmek amacıyla bu kampanyayı başlattık. Trabzon halkı yardımseverdir. Bu nedenle kampanyamızın olumlu sonuç vereceğine inanıyoruz. Kampanya kapsamında bağışlanan oyuncaklar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda çocuklara hediye edilecektir"

Bookmark and Share

Gündemdeki Film: Avatar

Avatar hakkında hiçbir araştırmam yok, Times gazetesinde rastlamıştım birşeylere sadece... Film hakkında duyduklarım genelde kulaktan dolma. Vasat mı, değil mi? Bunca yıla rağmen bu kadar mı yapmışlar diyen var, çok iyi olmuş diyenler var. Ben herhangi bir fikre sabit kalmadan, filmi izleyen bir sinemasever olarak yorum yapacam. Filmi 3D olarak izledim ve o boyutla görüntüler çok iyiydi. Efektler, kurgu ve çekimler gayet iyi + filmin size verdiğini ana düşünce en iyisi olsa gerek. Maddi doyumsuzluğumuz ve maneviyatın çatışması. Bitip tükettiğimiz dünya ve kültürler... Ve hala da yok etmeye devam ediyoruz. Avatar filminde özellikle bu konu üzerinde durulmuş. Değerli bir maden için farklı bir ırkı tümüyle yok etme üzerine kurulmuş. Doğanın ve bu doğayı sahiplenen insanların savaşı! Uzun bir film, görsel olarak renkli bir dünya. Özellikle mavi, mor ve yeşil üzerine ağırlıklı bir doğa, farklı inanç, kendilerine has tanrısı ve çok iyi bir manevi bağımlılığın olduğu bir ırk. Renkli mücadeleye buyrun! İzlenmeye değer bir film. Tavsiye ederim. Fantastik film seven biriyseniz mutlaka izleyin. İş, hayat, okul yoğunluğuna fantastik dünyanın kapılarını aralayın kısa bir süre!
Filmin Resmi Web Sitesi için TIKLAYIN!

22 Aralık 2009 Salı

Karmakarışık DÜNYA!

Nasıl bir dünya!!! KArmakarışık..............................
Her bir tarafı yırtık bir bez parçası gibi. Git gide de kirleniyor hem maddi hem manevi olarak. İnsanlar ayrı bir sır, ayrı bir dünya; çözmesi imkansız. Dikkat etmenize bile gerek yok, tümüyle para etrafında dönüp duruyoruz. Hayalleriniz olur, gerçekleştirmek istediğinizde karşınıza kocaman bir problem "PARA" çıkar. Bunu da aşarım dersiniz, para kazanmak için çırpınırsınız. Hani beş element vardır ya 'Ateş, Su, Toprak, Hava, ..... ' işte o beşinçi element artık 'Para', malesef ki. Değerler kayboldukça bizde değişiyoruz, küçülüyoruz. İnanç, güven azalıyor. Minimum limitte artık! Artık insanları anlamak için dersler alıyoruz, bu kadar mı zor. Zor artık zor! Karşındakinin sizi anladığını mı düşünüyorsunuz, bence DURUN orda! Neden mi sizi anladığınızı düşündüğünüz o insanların aslında sizi anlamadığını çok iyi anlıyorsunuz zamanla. Bir profesör ne demiş " Beni kimse anlamadı, anlayan da yanlış anladı". İşte durum bu! Yüzünüze gülene, derdinizi dinleyene çok aldanmayın, sakın ha! Yoksa Sezar gibi " Sen de mi Brütüs" dersiniz. Canım dersin, canın çıksın derler :) Gülüyorum, kafalardaki kalıpları değiştirmek zor. O kadar sık karşılaşılır ki bu durumlarla hayatta. Çırpınırsınız çırpınırsınız ama bazı fikirleri değiştirmek o kadar zordur ki, atomu parçalamaktan da zor.... İnsanlar sizi tek bir cümleyle bitirebilir. Artık bu dünya da insanlar adilce savaşmıyor, psikolojik savaş uyguluyor. Merhaba sevgili dünya ve 'insan' dediğimiz şey, gerçek bir insan olabiliyor muyuz. YOK! Zamanla insan olmayı da unutuyoruz. Sitemlerim önce kendime sonra tüm dünyaya! UYUMAYIN! Lütfen gözünüzü, kulağınızı biraz aralayın. Üç maymunu oynamayın. İşitin dünyanın çığlıklarını.... Biraz anlayış, biraz hoşgörü. Ne kaybedersiniz !

Bookmark and Share

15 Aralık 2009 Salı

Servet Gürbüz ve Hayata Dair

Sabah gazetesi okurları çok daha iyi tanırlar Servet Gürbüz'ü, küçükte olsa sabah gazetesinin arka kısmında bir bölümü vardır. İllüstrasyonla birlikte hayata dair sözler. Belki de gazete sayfaları arasında o dolulukta, küçük bir illüstrasyon ve söz yeterlidir sizin için. Alanımdan dolayı her zaman dikkatimi çekmiştir, bazen kesip bir defterimin arasına yada bir köşeye takarım. Alanınız da olmasa sözlerle birlikte küçük illüstrasyonlar dikkatinizi çekecektir mutlaka!

14 Aralık 2009 Pazartesi

Engelleri Kaldır Tasarım Yarışması


13 Aralık 2009 Pazar

Kız Çocuklarımız!

Son dönemlerde herkesin bildiği ve tepki verdiği olaylar, gerilimler oldu. Hemen hemen hergün gazetelerden ve haber kanallarından kötü, garip haberleri duyuyoruz. Birçoğumuz bazen sinirlerimiz bozulmasın diye haberlere dahil bakmak istemiyor. Son dönemki olaylardan önce gazetede şöyle bir haber okumuştum, 16 yaşındaki bir kızı dedesi ve babası boğarak öldürmüş. Yer: Adıyaman ve Sebep: Bir erkekle konuşurken görmüşler. Nasıl bir zihniyet demeyeceğim, ama nasıl bir baba kızını boğarak öldürüyor, sonra da evinin arka bahçesine gömüp, üstünü betonla kapatıyor. Belki de birçok böyle vaka vardır da biz sadece gündemde olanı görüyoruzdur. Geçenlerde ajandamın arasında Akşam Gazetesi'nden kesip aldığım ( 2-3 yıllık belki de) bir yazıya rastladım. Özellikle kız çocukları konusunda.

Ünlü Ressam ve Çocuk

Paris’in büyük bir resim galerisinin girişinde gördüğü tabloyu çok beğenen bir çocuk, kumbarasında o güne değin biriktirdiği tüm parasını getirdi ve bu resmi satın almak istediğini söyledi.
Galeri sahibi, çocuğun bu isteği karşısında gülmemek için kendini zor tuttu. Fakat henüz 12-13 yaşlarında olduğu anlaşılan çocuğu kırmak da istemedi.
"Bu resim, ülkemizin çok ünlü ressamlarından birine aittir" dedi. "Bilmem bunu biliyor muydunuz?"
Çocuk, ressamı umursamadığını söyledi:
"Ben resmi çok beğendim ve onu satın almak istiyorum" dedi. "Bir hafta sonra kardeşimin doğum gününü kutlayacağız. Ona doğum günü armağanı olarak vermek istiyorum."
Galeri sahibi, büyük bir iş adamıyla konuşuyormuşcasına bir ciddilikte sürdürdü sözlerini:
"İzin verirseniz resmi yapan ressama telefon edeyim ve önerinizi ona bildireyim" dedi.
Sonra da ünlü ressama telefon etti, durumu anlattı.
Ressam, hiç duraksamadan yanıt verdi galeri sahibine:
"Çocuğun verdiği parayı alınız ve resmi çok güzel bir biçimde paketleyip, kendisine teslim ediniz lütfen" dedi.
Galeri sahibi birden şaşırdı ve kekelemeye başladı:
"Üstadım, durumu size galiba tam olarak anlatamadım" dedi. "Çocuğun kumbarasından çıkan parayı saymadım ama, hiç kuşkum yok, on doları bile bulmaz. Bir yanlış anlama olmasın aramızda..."
Ünlü ressam, telefonun öteki ucundan sakin bir sesle karşılık verdi:
"Hayır, ortada bir yanlış anlaşılma yok" dedi. "Çocuğun kumbarasından boşalttığı paranın tümünü alınız ve resmi dikkatlice paketleyip, kendisine teslim ediniz lütfen."
Sonra şöyle tamamladı sözlerini.
"Ben bu tabloma binlerce dolar verebilecek yüzlerce kişi bulabilirim ama... Tüm servetini verebilecek ikinci bir kişi bulamam..."

Kaynak: Bütün Dünya Dergisi / Kaynağa gitmek için Tıkla!

Bookmark and Share

11 Aralık 2009 Cuma

DTP Kapatıldı!

Nihayet, DTP kapatıldı. Bugün arkadaşımızı askere uğurlarken, bir kebapçının televizyonunda haberi gördük. Sonunda! Başka birşey demiyorum, çok kişi bu habere sevinmiştir kesinlikle!

8 Aralık 2009 Salı

Teröre Hayır!

Terörü Lanetliyoruz!

Bookmark and Share

Şehitlerimiz

Dün, Tokat'taki saldırı da 7 şehit verdik. Şehitlerimize Allah' tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Başımız sağolsun! Yaralanan askerlerimize şifa diliyorum. Bu hain saldırıyı yapan şerefsizlerin de Allah cezasını versin. Açılım açılım açılım dendi bunlar mı açılım meyveleri? Herşey yalan! Demokrasi adı altında bir oyun sadece. Hak etmeyenlere söz hakkı vermek. Ve yavaş yavaş tavizler vermek. İstenilenler de bunlar sanırım. Dıştan olmuyorsa içten yıkmak. Suların durulacağına da inancım yok. Oyun çok! Piyon çok! Çok kızgınım...

Bookmark and Share

30 Kasım 2009 Pazartesi

Markanın Kimliği - Ambalaj

Kale Tasarım Merkezi tarafından gerçekleştirilen, tasarımın farklı disiplinlerinden profesyoneller ile üniversite öğrencilerinin bir araya geldiği KTM209 Buluşmaları’nın dördüncüsü Orhan Irmak Tasarım’la hayata geçiyor. 4 Aralık Cuma günü Kale Tasarım Merkezi’nde gerçekleşecek atölye çalışmasında, yakın zamanda Linens Arzu Kaprol Home Line için tasarladığı ambalaj tasarımıyla Pentawards ödülü kazanan Orhan Irmak Tasarım ile, marka ve ambalaj tasarım ilişkisi üzerine şaşırtıcı bir inceleme yaşanacak. Marka ve ürünlerin kabuk değiştirerek şekilleneceği atölye çalışmasına arzu ettiğiniz ambalajı da yanınızda getirmeyi unutmayın!
Ücretsiz olarak katılınabilecek atölye çalışmasının sonuçları Radikal Tasarım Gazetesi ile duyurulacak. Çalışmanın sonucunda katılımcılara “katılım belgesi” verilecek.
Katılım Formu ve detaylı bilgi için TIKLA!

Bookmark and Share

ÇİZGİDIŞI / Kültürel Tepki Dergisi

Yeni çıkan reklamcılık ve tasarımla ilgili güzel e- dergilerden biri daha ÇİZGİDIŞI. E-dergi arşivime de ekledim. Soldaki resimde de gördüğünüz gibi tepkisel, güzel bir dergi + ücretsiz. İlk sayısı Ekim ayında yayınlanmış, 2. sayısıda bu ay çıkmış. Dergiyi yeni keşfettim açıkcası ama takipteyim. Dergiyi pdf olarak indirip arşivleyebilirsiniz. Derginin sitesini incelediğinizde derginin manifestosunu da göreceksiniz. Özellikle hızlı tüketilen, farklı boyutlara gelen reklam ve tasarım dünyasına eleştirisel bir bakış açısı sunuyorlar. Tüketici etiketini, çevremizi saran reklam kirliğini ve bu kirliliğin bir parçası olmayı reddeden bir dergi.
2.sayının ana konularından biri, reklamlarda bol bol rastladığımız " Ekonomiye can verin" kampanyası ve bu kampanyayala ilgili Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Dr.Hasan Tüzen ve tasarımcı Sinan Niyazioğlu'nun görüşlerine yer verilmiş. Dikkat çekici diğer bir yazı da " Sanat Sponsorlarla Yaşar"
Dergiyi online okumak için TIKLAYINIZ!

Bookmark and Share

29 Kasım 2009 Pazar

Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Atölyesinin Girişinde Asılı Olan Yemin

Bugüne kadar resim sanatı alanında
Yapılagelmiş olanları inceleyeceğime
Kendimi bütün dünyaya kabul ettirmişler
Arasında beni en çok saranları ayırarak
Onlara kendi aramalarımı, denemelerimi
Katacağıma
Alışılagelmiş, basmakalıp, hazırlop
Klişeleşmiş çiğnene çiğnene tadı tuzu
Kalmamış hiçbir şeyi tekrarlamayacağıma
Elimden çıkan her çizgiye
Her lekeye
Her renge
Her beneğe
Kendi aklımı
Kendi tecrübemi
Kendi tasamı
Kendi ömrümü, yüreğimi basacağıma
Aldığım nefes, içtiğim su, bastığım toprak
Gözüm, kulağım burnum,
Elim, belim, dilim, derim üstüne
Yemin ederim.
Yeminimi bozduğum gün
Burdan giderim


Bedri Rahmi Eyüboğlu

Türkiye ve benim için çok değerli sanatçılarımızdan biridir Bedri Rahmi. Resimleriyle, şiirleriyle kısacası sanatın her alanıyla ilgili çalışmalarıyla Türk kültürünü, motiflerini ve halkı her yönüyle eserlerinde kendi içtenliğiyle anlatmaya çalışmıştır. Kendi atölyesinde olan, şimdi her atölyede aslılı olan bu yemine, bir sanatçı bir sanatsever veya bir sanat öğrencisi olarak gönülden katılıyorsunuzdur mutlaka!

Bookmark and Share

1. Uluslararası Sanat Kolonisi / Art Colony


17. yılını dolduran Pamukkale Üniversitesi ilerdeki hedefleri için şimdiden güzel bir sanat etkinliği olan " I.Uluslararası Sanat Kolonisi " düzenleyerek, gerek üniversite de gerekse Denizli için kültürel bir zenginlik olacağı düşüncesindedir. Bu amaçla düzenledikleri sanat kolonisinde; farklı dünya ülkelerinin kültür ve sanat aktörlerinin yanı sıra, ülkemizin değerli sanatçı ve sanatçı akademisyenlerinin bilgi, deneyim, görüş ve esin alışverişinde bulunmaları, kentimizdeki çağdaş kültür hayatıyla tanışmaları ve ona sanat yoluyla katkıda bulunmaları amaçlanmaktadır.

Koloniye katılacak sanatçılar;
JOHN ATKIN, BÜNYAMİN BALAMİR, GAZANFER BAYRAM, MERİH TEKİN BENDER, FRANCİNE BİSSCHEROUX-VAN SCHOUBROECK , YAŞAR ÇALLI, TANJU DEMİRCİ, TURAN ENGİNOĞLU, METOD FIRLIC, EDWARD FLEMING, GÜNDÜZ GÖLÖNÜ NUR GÖKBULUT,
TAHSİN HANCIOĞLU, YÜKSEL HANCIOĞLU, NİHAT KAHRAMAN, YILMAZ KAHRAMAN, ANNE METTE KRUSE, THOMAS KRUSE, ŞEKİP OĞUZ, MUSTAFA PİLEVNELİ, RYZARD RYZARD, YASEMİN SÖZER SARAC, KATHERINE STANEK, ALPARSLAN UÇAR, METİN YURDANUR

Sanat Kolonisi hakkında detaylı bilgi için TIKLAYIN!

Bookmark and Share

Domuz Gribi

Nerden çıktı bu domuz gribiyle ilgili konu, bayram bayram derseniz, bayramı gripli geçirdiğimden, biraz kötüye gidince acaba domuz gribi mi dedim? Boğazlar gitti, ses sıkıldı, salya sümük olunca :) Dedim nedir bu domuz gribinin belitileri, gündemin öncelikli konusu olunca, benim blogunda gündeminde olsun bari. Bu blogta bu konudan pek bahsetmeyeyim diye düşünüyordum. Çünkü hayli karışık ve derin bir konu. Öyle ki Başbakan ayrı diyor Sağlık Bakanı ayrı. En başımızdaki kişi, ben ve aileme aşı vurdurmam diyince bu sefer halkta biz niye vuruluyoruz? Aşı olalım mı olmayalım mı? Geçenlerde kardeşim elinde domuz gribi aşısı için izin kağıdıyla geldi, domuz gribinin zararları kadar aşınında yan etkisi var. Türkiye' ye gelen aşının diğer ülkedeki aşılardan niye farklı? Farklı olduğunu biliyoruz da neden aldık? Hangisi zararlı? Öyle derin bir sorun ki dünya da ' Domuz Gribi ' . Bir yıl öncesinde kuş gribi varken şimdi domuz gribi. Bu bitince hangi çeşit grip çıkacak? Bir nevi biyolojik savaş mı? Bir virüs yay, peşinden de antivirüsünü çıkart. Nasıl bir piyasa bu ilaç sektörü? Ben bile bu konuda bu kadar derin düşünmezken cevabı zor verilecek bir sürü soru sordum. Sizin de sorularınız varsa alabilirim ama cevapsız kalacaklardır. Artık okuldan kaçmak için hasta olmaya bile korkuyordur belki de öğrenciler. Okulu kıralım derken HAYATI KIRMAYALIM!

26 Kasım 2009 Perşembe

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun!

"Kahkahalar, yeni heyecanlar, bebekler, düğünler, eğlenceler ve tatlı sürprizler olsun...
Tatlılar olsun; kazandibi, tarçınlı kurabiyeler, elmalı kekler, şekerli kahveler...
Görüşmek için telefonlaşmalar olsun...
Buluşmalar olsun, kavuşmalar olsun...
Kayıplar, depremler, afetler olmasın.
Kırgınlıklar, anlaşmazlıklar, ayrılıklar, yalanlar olmasın...
'Biz' olsun; 'Ben' olmasın...
Mutluluk parayla, eğlence zoraki olmasın veee bir kere söylensin, yeter olsun...
En önemlisi sevgi olsun...
Aşkolsun...
Daha n'ooolsunn...
Bayramınız kutlu olsun... " (Anonim)
Tüm müslüman aleminin Kurban Bayramı'nı kutlarım. Allah, daha nice huzur içinde sevgi dolu bayramlar nasip eylesin!

Bookmark and Share

21 Kasım 2009 Cumartesi

'KOKU' Filmi Gerçek Oldu!

Bugün, Sabah gazetesini okurken 4.sayfasında 'İnsanları öldürüp, yağını kozmetikçilere sattılar' başlıklı haberi görünce hemen aklıma 'KOKU' filmi geldi. Birçoğunuz bilir bu filmi, insanların kokularını elde etmek için onları oldürüp yağlarını alıp, filmin sonunda tüm dünyayı şehvete sokacak bir parfüm yapıyor katil. Zaten yaşanılanlar filmleri de aşıyor. Artık dünyada neler oluyor neler! Bu yaşanan olay Peru'da gerçekleşiyor. Öldürülen insanlardan ve cesetlerden elde ettikleri yağları kozmetik sektöründe kullanmak için satıyorlar. Öldürdükleri insanlardan elde ettikleri yağın litresini de 15 bin dolardan satıyorlarmış. Huanuco eyaletinde 60 kişi kayıpmış ve bu olaylarla ilişkili olabileceğini düşünüyorlar. Artık kozmetik ürün kullanan bayanlar bu haber üstüne ne hissederler bilmiyorum, ama diğer bir gerçekte Antia-Aging kremlerinde, ya da ürünlerinde ceninleri kullandıları söyleniyordu. Artık ne yiyecekte, ne yaşamda hiçbirşeye güvenilmiyor. Yediğiniz bir meyvenin bile renginin doğal olmadığını öğreniyorsunuz. Nasıl bir piyasa burası-dünya-? Es geçmek zor ama bunları da es geçelim bizim ülkemizde neler oluyor? Geçen annem yanıma gelip, " Zeynep kayıp bir kadın vardı ya, işte o kadını kocası öldürüp 12 parçaya ayırıp gömmüş" dedi. 'Yuhh artık, kudurdu mu bu millet!'. Bu haberin öncesinde de hepimizin bildiği Münevver olayı var. Genç kızı öldürdükleri gibi utanmadan birde parçalara ayırıyorlar. Ne oluyor bunlara? Sırf hırs, para, kıskançlık yüzünden bu kadar rezillik yapılır mı? Nasıl bir vicdana sahipse bu insanlar herşeyi yapabileceklerini zannediyorlar!
Bu sıralar kötü haberler çok. Trabzon'da eve taş düştü bir aile öldü, Rize'de bir otobüs karda mahzur kalmış. Şu sıralar hava koşullarından dolayı gene felakâtler olabilir. Haberleri seyretmek bile insanın üzülmesine yetiyor. Aman dikkat edin! Kendinize çok dikkat edin, sadece doğal afet değil insanların yapacaklarından da!

Bookmark and Share

20 Kasım 2009 Cuma

Yeni Ay ve İlk Gösterim Günü

Yeniay filmi vizyona girmeden hemen rezervasyonlar yaptırıldı. Gençliğin popüler filmi. İlk güne rezervasyon yaptıranlardan biri de bizdik ama bizimki şans eseri biraz. Alacakaranlık serisini duymayan kaldı mı bilmiyorum. Harry Potter çılgınlığı gibi artık Alacakaranlık çılgınlığı var. Gençlerin dilinden Vampir Edward düşmüyor. Artık Harry Potter' ın tahtı sallandı. Harry Potter kitaplarına olan ilgi gibi Alacakaranlık kitapları da o şekilde okundu. Bende ilk çıktıklarında kitabı okuyanlardan biriydi, tek fark arkadaşımın ısrarı üzerine. Benim için iki çeşit vampir vardı, biri Dracula diğeri de Blade. Şimdi ise üçüncü olarak Alacakaranlık' taki vampirler diyebilirim. Bizdiğimiz vampirlerden farklılar, hatta yaşayan tarihleri devam ediyor ve kendilerine has güçlere sahipler. Alacakaranlık furyası çok tutulunca peşin sıra vampir romanları, hikayeleri çıktı. Ben Alacakaranlık'tan sonra başka bir vampir türünü okumamaya karar verdim. Kitabı okudukltan sonra Alacakaranlık kitaplarının ilkinin filmi gösterime girdi. Açıkcası kitabını okuyan biri olarak hayal kırıklığına uğradım. Şu da bir gerçek, tabi ki hiçbir zaman kitaptakinden daha güzel olamaz filmler. Bugün gösterime Alacakaranlık sersinin 2. kitabı Yeni Ay filmi girdi. Daha önceden rezervasyonumuz vardı. Sinema salonuna ilk girdiğimde biraz şaşırdım belki de şaşırmamalıydım, salon ergenlerle doluydu ve büyük çoğunluğu kızdı :) Hiç susmak bilmediler, dır dır dır vır vır vır... Herneyse film başlamasıyla sakinleştiler Allah'tan... Daha öncesi Mustafa filminde, 7-12 yaş grubunun olduğu bir salona rastladım, felaketti. Karar verdim 7-17 arasının çoğunlukta olduğu sinema salonlarına gitmemeye . Ya da yeni jenerasyon sinema konusunda farklı bilemeyeceğim. Birinci filmdeki hayal kırıklığını yaşamadım 2. film de, en azından kitabı bozmadan güzel uyarlamışlar + dövüş sahneleri de iyiydi, kurtlarda! Yalnız Alice' nin Bella ve Edward'ın geleceğini gördüğü sahne de 'Edward ve Bella'nın ormanda koşmaları' Türk sinemasından Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun'un meşhur koşmalarını hatırlattı :) İşin komedi yani, her bir yakışıklı karakterin perdede boy göstermesiyle, gençlerin verdiği tepkiler. Aman Yarabbim, her karaktere bir yorum, asılma vesaire vesaire... Filmi mi seyredeyim yoksa verilen tepkilere gülüp, gırgır mı geçeyim bilemedim. Şimdi bu yazım üzerine gençlik ne tepki verir? Karakter aşkı :)
Bugün Yeni Ay'la ilgili gösterim istatistiklerine bakmadım, eminimki iyi bir sayıyıdadır.

Umuyorum ki diğer kitapların filmleri çok daha iyi olacaktır. Sanırım en güzeli son kitap ' Şafak Vakti' olacak. Güzel bir vampir serisi ama size tavsiyem kitabını okumanız. Çünkü sizin için çok daha anlamlı olacaktır, şu an popüler bir kitap zamanla bu popüleriteden eser kalır mı bilmiyorum. İyi bir fantastik kurgusunun olması ve bildiğimiz vampirlerden çok farklı anlayışta olması bu kitabı özgün kılmış.


Bookmark and Share

17 Kasım 2009 Salı

Eserimi alanın alnından öpmek lazım!

Türk Resmi'nin önemli isimlerinden biri olan Burhan Doğançay' ın Mavi Senfoni adlı eseri pazar günkü '258. Çağdaş Sanat Eserleri Müzayedesi ' nde 2 Milyon 700 Bin TL'ye satıldı. Mavi Senfoni' nin bu yüksek satış fiyatıyla Türkiye' de, yaşayan bir ressama ait en pahalı eser olma özelliğini kazandı. Burhan Doğançay, tablosunun bu satışıyla ilgili olarak " Eserimi alanın alnından öpmek lazım. onun ismi Türk resim tarihine mutlaka altın harflerle yazılmalıdır. Bu bizim de uluslararası arenada en azından ikinci lige çıkmamızı sağladı. " dedi.

Harika Bir Mum Yapımı


Mum Yapımı @ Yahoo! Video
İyi Seyirler!

Bookmark and Share

16 Kasım 2009 Pazartesi

Bak Dergisi'nin 15. Sayısı Çıktı!

Görsel sanatlarla ilgili güzel bir kaynak olan "Bak Dergisi" nin yeni sayısı çıktı!
15. Sayının Konusu: Aşk.
Röportajlar: Michael Kutsche, Pablo Alfieri, Francoise Nielly, Paul Aresu, Murat Süyür, Maxim Goudin, Bedri Baykam, Ali Gürevin, Molly Brill
Gelecek Sayının Konusu: Şehir. Konuyla ilgili çalışmalarınızı 8 Ocak 2010 tarihine kadar http://www.bak.com/ ' dan " bak' a çalışmanı gönder " kısmından iletebilirsiniz.

Dergiyi online okumak için TIKLA!

Bookmark and Share

15 Kasım 2009 Pazar

Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği - 47 Sanatçı - Anadolu Sergileri

Başlangıç: 13 Kasım 2009 Cuma, 17:30
Bitiş: 23 Kasım 2009 Pazartesi, 17:30
Yer: Ordu -ORSEV- Ordu Sanat Evi

Katılan Sanatçılar;
Ali Candaş, Selman Uzun, Osman Akbay, Önder Aydın, Mansur Caferov, Rasim Çubukçu, Sezgin Yüksel, Kadir Şişginoğlu, Metin Kayıkçı, Mümin Candaş, Serdar Yılmaz, Leyla Kodaman, Abdulkadir Yıldırım, Abit Güner, Mehmet, H.Fettahoğlu, Haydar Şişman, Ekrem Kutlu, Kenan Demir , Güler Erol, Ayla Aksoyoğlu, Cemil Candaş, Sebahattin Kılıç, Necati, S.Ferahoğlu, Nedret Ergün, Canan Onur, Handan Alioğlu, Orhan İlyas, Okan Kölemen, Osman Z. Demirkale, Abdullah Ayaydın, Hülya Atalay, Hasan F.Hızal, Nilgün Çevik, Meher Bayramoğlu, Arif Aleskerov, Orhan Zafer, Barış Demir, Evrensel Baş, İrfan Bilgin, Zehra Sengir, Haydar Durmuş, Ceyhan Murathan, Sena Sengir, Metin Kayıkçı (Kaynak)

Bookmark and Share

14 Kasım 2009 Cumartesi

Trabzon Tarihi Resimleniyor Projesi - 2008


Facebook' ta Faydalı Sanat ve Tasarım Grupları

Birşeyin adı çıkmayı görsün, Facebook' ta öyle; hatta ilk çıktığında bir sürü kötü haberlerle çıkmıştı. Tabi bu haberlerin bir kısmının doğruluk payı bulunmaktadır. Bu bir gerçek, ne yaparsanız hepsi kayıt altında ya da gizli örgütler tarafından da kullanıldığı. Ama unutulmaması gereken bir nokta da internette yaptığınız herşey bir yerlere kaydediliyor, mailleriniz de okunuyor. Büyük isimlere güvenmeyiniz, herşey kayıt altında. Bunla ilgili bir çok makaleye de rastlarsınız. Fakat son zamanlarda gündemde olan bir konu Facebook' tu. Ne kadar özelimiz varsa herşey orda bir bakıma, fotoğraflarınızdan, neyi sevip sevmediğiniz, ne tür gruplara üye olduğunuz, arkadaşlarınız ve dahası sizin hakkınızda birçok şey öğrenilebilecek bir yer oldu Facebook. Herşeye rağmen Facebook' ta paylaşıma devam, yeni arkadaşlar, yeni gruplar, yeni fotoğraflar ve dahası... Facebook konusunu irdelemeyeceğim çünkü hepimiz bu gerçekleri biliyoruz. Öyleyse şu sosyal ağı birde faydalı etkinliklere kullanalım diyorsanız, size gruplar ve hayranlık sayfaları tavsiye edeceğim. En azından Facebook'ta dolaşırken sanat ve tasarımla ilgili görsel çalışmalar ve yeni isimleri keşfedebilirsiniz. Facebook sadece arkadaşlık veya video izleme yeri değildir ya da oyun. Oturduğunzu yerden gerekli bilgilere, size ilham verecek kaynaklara, görsellere ve sanatçılara da ulaşın!

Dr.House ve Farklı Bir Vaka Daha

Televizyon seyretme gibi bir alışkanlığım yok hele de son dönemler televizyon seyretmeyi iyice bıraktım çünkü televizyonda zevk alarak bakacağınız ya da takip edeceğiniz iyi program, dizi filan pek yok. Ama bazen yabancı dizilere rastlarsam seyrediyorum, en azından çok saçma değiller birkaçı hariç. Seyrettiğim iyi, biraz da komik denilebilecek dizilerden biri Dr.House. Bu adam bir dahi, herşeye rağmen alanına bağımlı bir insan. Çok ilginç vakalar, farklı kişilikler ve teşhişler çemberinde bir dizi. Herneyse diziden çok bahsedip sözü uzatmayayım. Birçoğunuz video sitelerinden Dr.House dizisinden bu bölüme rastlamıştır, dizi müdavinleri çok iyi bilir belki de ama cidden gülmemek için kendinizi zor tutacağınız bir bölüm :)
İyi Seyirler!


Bookmark and Share

13 Kasım 2009 Cuma

Suluboya Severler

Suluboya mı, pastel mi, yağlıboya mı? Hangisini tercih edersiniz? Resim sanatının içindeyseniz her tekniğe "evet" dersiniz. Her malzemenin verdiği etki bambaşkadır. Ama ilköğretimden beri resim derslerinde kullanığımız temel iki malzeme vardır; suluboya ve pastel boya. Genellikle tercih edilen ise pasteldir öğrenciler arasında, küçük kardeşime de sorsam pastel der. Ama ben suluboya derim. Onun etkisi bir başkadır. Bir de baktıktan sonra suluboya yapmak için bir heves gelir, bu hevese ilham mı desek bilmiyorum ama iyi bir suluboya karşısında büyük bir sanat hazzı alırsınız, etkiler sizi. İki rengin birbiriyle karışımı, boyanın suyla dağılımı, oluşturduğu etki bir başkadır (anlatılmaz yaşanır mı desem (: )
Bu yazıma 'Suluboya Severler' diye başlık attım çünkü size Facebook'ta suluboyayla ilgili bir grubu tavsiye edeceğim. Facebook' u birçoğumuz hatta büyük bir kısmımız muhabbet, tanışma, video seyretme, paylaşım yeri olarak kullanıyor. Ama Facebook'u maksat muhabbet olsun diye de kullanmayanlar var, bir çok tasarımcı, sanatçı, çizer vs. uluslararası sanat paylaşımı, portfolyo sunumu, tanıtımları için kullanıyor. Böylelikle oturduğunuz yerden birçok görsel çalışmaya, sanatçıya ulaşma imkanı sahip oluyorsunuz. Eğer alanınızla ilgili arama yaparsanız karşınıza sanatla tasarımla ve birçok konuda faydalı gruplar çıkacaktır. Gel gelelim benim tavsiye edeceğim grubu, bu grubun adı "Watercolor Lovers 水彩人" . Grupta 2500 e yakın suluboya çalışması bulunmaktadır. Artık zamanla bu sayıyı da geçeceği malum. Tavsiyem, gruptaki çalışmaları incelemeniz, isterseniz çalışma sahipleriyle mesajlaşabilir ya da arkadaş olarak ekleyip, kendi profillerindeki çalışmalarına bakabilirsiniz. Geçen gruba baktığım da her ne kadar 2500 çalışmaya bakma fırsatım olmasa da ilk bölümlerdeki çalışmalar çok güzeldi ve İsmail Kadir adlı suluboya sanatçısının çalışmalarına da bayıldım. Suluboya etkileri çok güzel. Kendisini isminden dolayı Türk zannedeceksiniz belki ama değil, kendisi Malezyalı bir sanatçı. Gruba katılıp, çalışmalarını inceleyebilirsiniz. Diğer dikkatimi çeken isimse Gray Walters. Onunda kendisine has bir tarzı bulunmakta. Gruptaki tüm suluboya çalışmalarını inceleme şansım olmadığından şu anlık iki isim veriyorum, diğerlerini siz keşfedebilirsiniz tabi bende :) Suluboya demişken Türkiye'deki iki şahane suluboya sanatçısını da es geçemeyecem, bir çoğunuz bilir; Asuman ve Atanur Doğan. Bu iki sanatçının suluboya çalışmalarına mutlaka bakın! -> DOĞAN ART Çok güzel çalışmaları vardır hatta harika!
Suluboya yapamasanız bile, çalışmaları inceleyerek suluboya zevkini yaşayın.


Bookmark and Share

35. Geleneksel Trabzon Sanatçıları Sergisi

35 yıldır yapılan, Trabzon sanatı için önemli sayılan, bir çok sanatçının, sanat öğrencilerinin ve sanat eğitmenlerinin yer aldığı bir sergidir (12 Kasım saat 17:30 açılışı yapıldı). Sergide 100'e yakın farklı tarzlarda çalışmalar yer almaktadır. Trabzon'da iseniz, bu sergiyi 25 Kasım'a kadar Trabzon Güzel Sanatlar Galerisi (Eski Valilik Binası) görebilirsiniz.




Bookmark and Share

12 Kasım 2009 Perşembe

Tasarımcının Tanımı... (Mehmet Akça)

Mehmet Akça'nın "Tasarımcının Tanımı... " adlı yazısına bakmanızı tavsiye ederim, ayrıca blogundaki diğer yazılarına da. Geçenlerde facebookta paylaştığında dikkatimi çekmişti (biraz geç dikkatimi çekmiş tabi, affına sığınarak) 'Tasarımcının Tanımı..." adlı yazı 2008 ait, sizde keşfememişseniz, bakın artık! Tasarımın hangi alanıyla ilgilenirseniz ilgilenin elbette sizinde burdaki maddeler gibi sıralayabilecekleriniz hatta bu yazıda gönülden katıldığınız maddeler de vardır... Mehmet Bey, 32 maddelik bir tanım yapmış, artık gersini de size bırakmış. Bir tasarımcının hayatı nasıl olabilir, diğerlerinden farklı kılan nedir? Zorlukları nelerdir ? Bu yazıyla keşfedebilirsiniz. Yazıyı okumak için TIKLA!

Bookmark and Share

Mona Roza

Şimdiki gibi internet üzerinden ya da uydudan radio dinleme olayı yoktu çok öncelerden. Benim küçük, iki AA pille çalışan ucuz, şirin bir radyom vardı. Şimdi ki gibi Mp3 ya da Mp4'lere de sahip değildim, her gittiğim yere taşıyabileceğim üstün nitelikli müzik çalar, telefon da yoktu. Kendimi bir an Küçük Emrah gibi hissettim. Amca benim son model, mp3 çalan bir telefonum yok ki :) Herneyse... Teknolojinin benim açımdan geri olduğu dönemler. İşte o dönemlerde benim küçük, ucuz radyomla Show Radio' da Sacit Onan' ın programını dinlerdim. Sezai Karakoç' un güzel şiirlerinden biri olan Mona Roza' yı, Sacit Onan' da başka bir güzel seslendirirdi. O şiiri nedense hep Sacit Onan' dan dinlemek isterim hala da...
İyi dinlemeler!

Mona Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai KARAKOÇ

Bookmark and Share
Related Posts with Thumbnails