Nerde kalmıştık... Uzun zaman oldu yazmayalı ve geçen zaman zarfında gezilere devam ettik. Ama burda kaldığım yerden başlıyorum...
Nerdeyiz, Floransa'ya doğru yol almaktayız...Venedik'i özledim!
Floransa trenin penceresinden dışarıya bakarken, uzun zamandır memleketten ayrı kalmanın özleminden midir, bana Karadeniz'i hatırlattı. Bir süre manzaraya dalıp gittik. Daha sonra Gülşen'in çantasındaki yiyecekleri masanın üstünen çıkartmasıyla, öndekilerinde ilgisi bize kaydı. Derken pembe montlu ufak bir kız bize daha çok bakar oldu. Bende Gülşen'in mandalinalarından bir tane alıp kendisine uzattım. Alıp gitti. Daha sonra tekrar yanımıza gelip, birşeyler söyledi ama malesef dilini anlamadığımızdan bir süre ufaklığa baktık. Derken önümüzdekilerden biri ingilizce ne istediği söyledi. Meğer tekrar mandalina istemeye gelmiş :) Derken ufaklığın güzel annesi yanımıza geldi. İtalyan olarak düşündüğümüz pembe montlu kız (adı Sofia) Meksikalıymış. Sanırım Floransa'ya dair hatırlayacam güzel şeylerden ilki Sofia :) Sofia ve annesini tanımaktan çok mutlu oluyoruz.

Onlar yanımızdan ayrıldıktan sonra iskambil kağıtlarını çıkartıp, dost kazığı oynuyoruz ve yolculuğumuz bu şekilde devam ediyor.Derken tren Firenze Rifredi duruyor ve şehir merkezine geçmek için başka bir trene biniyoruz. Nihayetinde Floransa'ya varıyoruz.