Roma'ya çok geç varıyoruz, sanırım saat 01:00 civarı. Roma tren istasyonu büyük ve dikkatimi geyikleriyle birlikte noel baba ve üzerinde kağıtlara yazılmış dileklerin asılı olduğu çam ağacı çekiyor.
Asıl dikkatimizi çeken bu kadar çeşit insanı burda görmek, her ırktan insanlarla dolu Roma. Gece varmamızında tedirgin edici yanı var, tren istasyonundaki insanların bakışları... Bunlara rağmen tren istasyonunda hostel aramak için turluyoruz.Kaç saat dolanıyoruz bilmem ama sanırım saat 03.00 civarı artık bir hotele yerleşmeye karar veriyoruz. Gecelik 20 Euro veriyoruz. Sabah kahvaltıya da kalkamıyoruz o yorgunlukla :) Uyandığımızda başka bir yer bulmak için yola çıkıyoruz ve gene aynı fiyata başka bir hotel buluyoruz. Çantalarımızı bıraktıktan sonra metroyla Vatikan'a doğru yol alıyoruz.
Vatikan'daki dikilitaşın bulunduğu alandaki tüm heykellere fotoğraf çekiyorum. Hatta bazı heykelere konan kuşlarla fotoğraflar daha ilginç oluyor.
Derken artık Vatikan'a girme zamanı diyerek ana binaya doğru yol alıyoruz.Çok kalabalık olduğundan bir süre sırada bekliyoruz.Güvenlik kısmını geçtikten sonra karşımıza çıkan ilk kapıdan içeriye Zümrüt ile dalıyoruz. Derken kendimizi Papa mezarlarında buluyoruz :) Mezarlardan çıktıktan sonra soluğu Vatikan'ın arka kısmında alıyoruz.
Ön tarafa doğru yol alırken, Vatikan herhalde sadece bu mezarlardan ibaret değildir diye düşünüyoruz. Derken, Zümrüt'ün hadi Zeynep şurdan içeri girelim' demesiyle, kendimizi artık Vatikan'ın içinde buluyoruz. Bayağı kalabalık, içini fotoğraflamaya çalışırken birden Zümrüt'ün heyecanlı bağırışlarıyla 'Zeynep gel gel' demesiyle karşıma Pieta heykeli çıkıyor :)
Neden Zümrüt'ün heyecanla bana bağırdığını anlayabiliyorum. Sadece kştaplarda gördüğümüz şeylerin İtalya'da karşımıza çıkması, orjinallerini görmek ayrı bir mutluluk. Pieta heykelini inceledikten sonra diğer resimleri, heykelleri inceleyip Vatikan'dan çıkıyoruz.
Ayrılmadan ilginç kıyafetli Vatikan askerlerinin birine fotoğraf çekiyorum, sanırım bu duruma alışkın olduğundan poz veriyor :)
Diğer grup arkadaşlarımızı da buluyoruz, hava iyice kararıyor. Vatikan Müzesi'ni gezememek burukluk versede elimdeki haritaya dikkat ederek yeni istikametimiz Sant Angelo Kalesi oluyor. Yol boyunca diğer tarihi alanları, binaları ve köprüleri de görüyoruz.
Roma ayak üstü tarih kokuyor her yeri.
Kaleden uzaklaşıyoruz ve yeni rotamız 'Piazza Navona' oluyor. Yol alırken kaldırımlarda çanta satan zenciler dikkatimizi çekiyor. Birkaçının fiyatını soruyoruz, almayıp yolumuza devam ederken tekrar ısrar ediyorlar ve Zümrütle birlikte birer çanta alıyoruz iyi bir pazarlıkla :)
Roma'nın tarihi sokaklarında ilerlerken karşımıza ışıl ışıl bir alan çıkıyor ve artık 'PiazzaNavona' dayız.
Yorgunluğumuzu bir nevi burda atıyoruz. Cıvıl cıvıl bir yer... Alanda heykellerle dolu üç tarihi çeşme yer alıyor, Bernini tarafından tasarlanmış Dört Nehir Çeşmesi ve diğerleri de Neptün, Moor.
Her çeşmede fotoğraf çekildikten sonra Atlıkarınca'ya biniyoruz, çocuklar gibi eğlendikten sonra Panteon'a doğru yol alıyoruz. Yol kenarındaki makarna dükkanları dikkatimi çekiyor, hayatımda böyle rengarek ve çeşitli makarnalar görmemiştim.
Hava iyice karardığından ve saat geç olduğundan Panteon'u sadece dışardan görebiliyoruz.
Panteon'dan ayrıldıktan sonra başka dikilitaş ve heykeller karşımıza çıkıyor.Yürüyerek Roma'nın bir kısmını keşfediyoruz ve metroyla tekrar kalacağımız yere dönüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi bölümde yer alan seçeneklerden birine sahip değilseniz,ilk kez bir bloga yorum yazacaksanız;
Ad/URL seçip, adınızı ve facebook, twitter, blog ya da site adresini url kısmına yazıp, yorumunuzu gönderebilirsiniz. Ya da anonimi seçip,isim belirtmeden de düşüncenizi belirtebilirsiniz.
Şimdiden YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM!