Kütüphaneden alıp dün akşama kadar yüzünü açmadığım Tolstoy' un " Sanat Nedir?" kitabını okumaya başladım. Tolstoy neler demiş, neler not almış biraz bahsetmek istedim. Kitabın henuz başlarındayım fakat, bol bol altı çizilecek yerler var.
"Sanat" kelimesini sadece terim açıklar gibi bırakamayız. Çünkü sanat olarak ortaya koyduğumuz tanım ne kadar geçerli? Bir çalışmayı değerlendirirken neye göre sanattır diyoruz. Sorular bu şekilde uzayıp gidiyor, bu konuya bir de Tolstoy açısından bakalım. Tolstoy kitaba şöyle başlamış;
Gazetelerde sanatla ilgili etkinliklerin yer almasından, Rus hükümetinin sanata destek için açtığı akademiler, tiyatrolardan ve sanat için yapılan binalarda çalışan her insanların sanat için ömürlerini tükettiklerinden söz eder. Usta yazar sanatı bir savaşa benzetir, her ikisinde de insanların ömürlerini tükettiklerini, uğraştıklarından bahseder. Farklı bir bakış açısı sunar ve şöyle der;
" İnsanoğlunun bunca güç, kaynak tüketen -sanat dışında- tek bir etkinlik alanı vardır ve o da savaştır"(s.4)
" Hepsi bu kadarla kalsa yine iyi, yüzbinlerin ağır emeklerinden öte, tıpkı savaş gibi, insan yaşamlarını da yiyip yutuyor sanat. Yüzbinlerce insan, gencecik yaşlarından başlayarak, kimi(dansçılar) parmak uçlarında hızlı dönmeyi, kimi (müzisyenler) tuşlara ya da tellere gerektiği gibi dokunmayı, kimi ( ressamlar) renklere hükmetmeyi, görüp duyumsadıkları şeyleri resmetmeyi, kimi ( yazarlar, ozanlar) tümceleri binbir biçime evirmeyi ya da sözcüklere uyak aramayı öğrenmeye harcıyorlar bütün yaşamlarını." (s.4)
Tolstoy, bir opera provası anısını anlatır ve bütün bu insanların ne için uğraştıkları, yoruldukları ve ömürlerini tükettikleri konusunda devam eder. Şöyle der;
"İyi de, gerçekten de sanat mı acaba bütün bunlar ve sanat, uğruna bunca özveride bulunmaya değecek denli önemli şey mi?"(s.9) bu sorunun çok önemli olduğundan bahseder.
Sanata dair yapılan eleştirilerin tutarsızlığından ve çelişkilerin insanlara yansımasından bahseder. Sanatı ve sanatçıyı sorgulamaya devam eder. Sanat diye ortaya çıkan şeylerin gerçekten sanat eseri olup olmadığı, bu fedakârlığa değip değmeyeceğinden, sanat zaralı mıdır sorularını sorarak, aslında bu yanıtların günümüzde öneminin büyük oldğundan bahseder. Neyin nesidir, ne demektir sanat? der ve insanların verdiği cevapları düşünür. Terzilikte bir sanat mıdır? Neye göre ayırırız yapılan şeylerin sanat olduğunu? daha kitabın başlangıç sayfalarıdır ama Tolstoy' un soruları çoktur.
" Neyin nesidir şu sanat; insanlık için onca önemli hatta zorunlu görülen, uğruna onca özverilerde bulunan, onca emeğe, onca insan yaşamına, onca servete mal olan şey?"(s.12)
Tolstoy' un sorgulamalarını, günümüzde de sanat olarak nitelendirdiklerimizi düşünerek çok iyi anlamamız ve izahını yapmamız gerekmektedir. Artık derinine bile inmeden çok basit şekilde kişileri sanatçı ve yaptıkları çalışmaları sanat eseri olarak nitelendirebiliyoruz. Bu kadar basit mi sanat demek? Yavaş yavaş yavaş kitapta da bu noktanın izahına giriyoruz.
Böylelikle, 'sanat nedir' sorusunu sorgularken es geçemeyeceğimiz alana gireriz 'Estetik' . Tolstoy estetikçilerin görüşlerinden bahseder, " güzel" ve "iyi" kavramlarına değinir. "Güzel iyi midir? İyi olan güzel midir? "
" Güzel, duyularla kavranan mükemmelliktir(mutlaktır). Gerçek, usla kavranan mükemmeliktir. İyi ahlâksal istençle ulaşılan mükemmelliktir" (s.21) Baumgarten' e göre...
Söz konusu estetik felsefesiyle, kitabı bu noktadan itibaren bacaklarınızı uzatarak okuyamazsınız. Sanat için önemli bir alandır estetik felsefisi, güzeli sorgularız. Sorgulamaya da başladık. İşte ben bu nokta da kesiyorum. Hatta bu noktaya geldiğimde durdum ve dedim ki " Zeynep, daha sakin bir kafayla okuman, sorgulaman lazım bu kısmı" .... Bu yazımı şimdilik burda sonlandırıyorum.
"Sanat" kelimesini sadece terim açıklar gibi bırakamayız. Çünkü sanat olarak ortaya koyduğumuz tanım ne kadar geçerli? Bir çalışmayı değerlendirirken neye göre sanattır diyoruz. Sorular bu şekilde uzayıp gidiyor, bu konuya bir de Tolstoy açısından bakalım. Tolstoy kitaba şöyle başlamış;
Gazetelerde sanatla ilgili etkinliklerin yer almasından, Rus hükümetinin sanata destek için açtığı akademiler, tiyatrolardan ve sanat için yapılan binalarda çalışan her insanların sanat için ömürlerini tükettiklerinden söz eder. Usta yazar sanatı bir savaşa benzetir, her ikisinde de insanların ömürlerini tükettiklerini, uğraştıklarından bahseder. Farklı bir bakış açısı sunar ve şöyle der;
" İnsanoğlunun bunca güç, kaynak tüketen -sanat dışında- tek bir etkinlik alanı vardır ve o da savaştır"(s.4)
" Hepsi bu kadarla kalsa yine iyi, yüzbinlerin ağır emeklerinden öte, tıpkı savaş gibi, insan yaşamlarını da yiyip yutuyor sanat. Yüzbinlerce insan, gencecik yaşlarından başlayarak, kimi(dansçılar) parmak uçlarında hızlı dönmeyi, kimi (müzisyenler) tuşlara ya da tellere gerektiği gibi dokunmayı, kimi ( ressamlar) renklere hükmetmeyi, görüp duyumsadıkları şeyleri resmetmeyi, kimi ( yazarlar, ozanlar) tümceleri binbir biçime evirmeyi ya da sözcüklere uyak aramayı öğrenmeye harcıyorlar bütün yaşamlarını." (s.4)
Tolstoy, bir opera provası anısını anlatır ve bütün bu insanların ne için uğraştıkları, yoruldukları ve ömürlerini tükettikleri konusunda devam eder. Şöyle der;
"İyi de, gerçekten de sanat mı acaba bütün bunlar ve sanat, uğruna bunca özveride bulunmaya değecek denli önemli şey mi?"(s.9) bu sorunun çok önemli olduğundan bahseder.
Sanata dair yapılan eleştirilerin tutarsızlığından ve çelişkilerin insanlara yansımasından bahseder. Sanatı ve sanatçıyı sorgulamaya devam eder. Sanat diye ortaya çıkan şeylerin gerçekten sanat eseri olup olmadığı, bu fedakârlığa değip değmeyeceğinden, sanat zaralı mıdır sorularını sorarak, aslında bu yanıtların günümüzde öneminin büyük oldğundan bahseder. Neyin nesidir, ne demektir sanat? der ve insanların verdiği cevapları düşünür. Terzilikte bir sanat mıdır? Neye göre ayırırız yapılan şeylerin sanat olduğunu? daha kitabın başlangıç sayfalarıdır ama Tolstoy' un soruları çoktur.
" Neyin nesidir şu sanat; insanlık için onca önemli hatta zorunlu görülen, uğruna onca özverilerde bulunan, onca emeğe, onca insan yaşamına, onca servete mal olan şey?"(s.12)
Tolstoy' un sorgulamalarını, günümüzde de sanat olarak nitelendirdiklerimizi düşünerek çok iyi anlamamız ve izahını yapmamız gerekmektedir. Artık derinine bile inmeden çok basit şekilde kişileri sanatçı ve yaptıkları çalışmaları sanat eseri olarak nitelendirebiliyoruz. Bu kadar basit mi sanat demek? Yavaş yavaş yavaş kitapta da bu noktanın izahına giriyoruz.
Böylelikle, 'sanat nedir' sorusunu sorgularken es geçemeyeceğimiz alana gireriz 'Estetik' . Tolstoy estetikçilerin görüşlerinden bahseder, " güzel" ve "iyi" kavramlarına değinir. "Güzel iyi midir? İyi olan güzel midir? "
" Güzel, duyularla kavranan mükemmelliktir(mutlaktır). Gerçek, usla kavranan mükemmeliktir. İyi ahlâksal istençle ulaşılan mükemmelliktir" (s.21) Baumgarten' e göre...
Söz konusu estetik felsefesiyle, kitabı bu noktadan itibaren bacaklarınızı uzatarak okuyamazsınız. Sanat için önemli bir alandır estetik felsefisi, güzeli sorgularız. Sorgulamaya da başladık. İşte ben bu nokta da kesiyorum. Hatta bu noktaya geldiğimde durdum ve dedim ki " Zeynep, daha sakin bir kafayla okuman, sorgulaman lazım bu kısmı" .... Bu yazımı şimdilik burda sonlandırıyorum.
7 yorum:
Paylaşım için teşekkürler canım.
Sevgiler...
sanat deyince yaratma sevdası, üretme-doğurma isteği, aklı-duyguları zorlamak, esinlenmek, anlatma-paylaşma, başka gözle bakma gibi kavramlar geliyor aklıma. tolstoy un değerlendirmesi de ilginç geldi. işin felsefesine girmiş. iyi güzel midir, güzel iyi midir? :) ohoo. uzar buna girersek.
İşte uzayıp gideceği noktadayım, o yüzden burda da sonlandırdım yazıyı :) Valla biz okulda Estetik, sanat eleştirisi gibi dersler gördük ve konuyu birçok açıdan bakmaya çalıştık tabi hocamız ne kadar başarılıydı, bizim aklımızda ne kadar kaldı şüpheli bir durum :)
güzel bi yazı olmuş yoksa iyi mi demeliyim güzel iyi midir,iyi güzel midir ? bende buna takıldım çok fena :) aydınlat beni zeynep
Ampul takıp, aydınlatacam seni yakında :)
:))) bu kadar yeter aydınladım ben çok thank you baby
Daha bunun için erken, ilerleyen zamanlarda kitabın diğer bölümlerinden bahsedince, daha iyi anlayacaksındır :)
Yorum Gönder
Yorumlama biçimi bölümde yer alan seçeneklerden birine sahip değilseniz,ilk kez bir bloga yorum yazacaksanız;
Ad/URL seçip, adınızı ve facebook, twitter, blog ya da site adresini url kısmına yazıp, yorumunuzu gönderebilirsiniz. Ya da anonimi seçip,isim belirtmeden de düşüncenizi belirtebilirsiniz.
Şimdiden YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM!