28 Eylül 2010 Salı

Polonya'dan "Merhaba"

26 Eylül, hüzünlü de olsa yeni bir başlangıça yelken açtık :) Aynı gün birçok deneyim yaşadım. İlk kez uçak ve trenle seyahat ettim. Sabah 7 de Trabzon'dan İstanbul'a ordan da Varşova'ya uçakla geldim. Bulutların üstünden bakmak harika :) Uçakta birkaç erasmus öğrencisi daha vardı. Biz 3 kız yola çıktık, Varşova'ya vardık. Ama düşündüğümüz uçaktan inince ne olacağıydı. Bir grup Türk öğrenciyle tren istasyonun yolunu tuttuk. Daha sonra trene bindik ki tren bir kalabalık, çoğu kişi koridorda oturuyor o denli tıkış tıkış :) Tabi bizde elde bavullar 3-4 saat ayakta ya da koridorda oturarak tren yolculuğu yaptık. 6 saat sonra Rzeszow'a vardık. Tabi bu arada farklı deneyimlerde oldu ama keyfimizi hiç kaçırmadık, gıırgıra eğlenceye vurduk. Ama asıl düşündüğümüz trenden inince ne olacaktı? Saat akşam 10'da trenden indik ve süpriz, Agata diye Polonyalı arkadaşımız bizi karşılamaya gelmiş. Onunda yardımlarıyla yurda yerleştik. Sonraki gün kayıt için yurttaki görevlilerin yanına gittik fakat ingilizce bilmiyorlar ama bize yardım edecek bir kişi ayarladılar. Her ne kadar ismini tam telafuz edemesem  de Dariusz isimli arkadaş bize çok yardımcı oldu, diğer arkadaşımızı yurduna getirdi, süpermarket gitmemize ve çevreyi tanımamıza yardım etti. Genç kesim ingilizce biliyor burda açıkcası ve birçok kişi bilmiyor da denebilir. Havası soğuk. Tişörtle geldim buraya ama sonraki günü mont ve bot giydim :) Kaldığımız oda güzel, beklediğimizden iyi gidiyor şimdilik. İnsanlar iyi ve birbirlerine benziyorlar. Hemen hemen hepsi sarışın ve renkli gözlü. Behlül türü çok, kızları da güzel (merak edenlere). Yabancı olduğum belli oluyor, yani onların aksine ben koyu kahve saçlı ve kahve gözlü olunca :) Biraz uzak doğulu insanları da andırmıyor değilim. Trende bir Japon bayan bana bayağı baktı :) Buraya geldiğimden beri, Türkiye'de bile bu kadar ingilizce konuşmak için kendimi zorlamadım, hahaa... Bugün Romanyalı bir arkadaş daha bize katıldı ve şehir merkezine yol aldık. Başka bir Türk erasmus öğrencisini bulduk :) 4 Türk 1 Romanyalı Rzeszow sokaklarını arşınladık. Kebabçılar bulduk, sahipleri Türk :) Konuştuk, karnımızı doyurduk. Tabi, önce pub sonra kebab :) Romanyalı arkadaşa 2-3 saat tütün aradık, ararken de hızlı da olsa etrafı inceledik. Yeni bir telefon hattı aldım, çünkü Türk hattım buraya gelince lehçeye döndü ve arama yapamadım. 60sn de 5 tl gidiyordu ayrıca, yeni hat hem ailem hemde burdakiler için daha iyi oldu. Şimdilik güzel gidiyor, henüz okulum açılmadı. Umarım bundan sonrada güzel devam eder. Gezilecek çok yer var. Ben bu gidişle burda gezmek,eğlenmekten fırsat bulup iş ve ders yapar mıyım bilmiyorum :) Bugün kaldığım odanın penceresinden dışarı baktım ki bir fındık ağacı :) Sanki 61 Trabzon plakası görmüş gibi sevindim, hahaha....

23 Eylül 2010 Perşembe

Lisan-ı Hal/ Bayram Harçlığı

Bayram öncesi bayramla ilgili kısa bir animasyon film yapımında yer aldım. Daha öncede TRT Haber Lisan-ı Hal programından bahsetmiştim. Bir süre önce Lisan-ı Hal için çizim yapmak kısmet oldu. Tabi bunda en büyük katkı payı saygıdeğer insan Osman Turhan'a ait, onun destekleriyle birlikte bir başlangıç yaptık ve daha yeni de olsam birçok şey öğrendim kendisinden.Çok teşekkür ediyorum...

Umarım bir süre sonra animasyonlar hakkında daha çok paylaşım ve bilgi verme imkanı bulurum. Çünkü TRT Haber' de yayınlandığından belli sınırlamaları var, aynı şekilde yapılan animasyonlarında yayınlanmasında kendi kriterlerine dikkat ediyorlar, seçim işlemi de o şekilde oluyor [malesef] :)
Bookmark and Share

22 Eylül 2010 Çarşamba

İkinci Durak : Sümela Manastırı

Bir günde herhalde Trabzon' un % 75 'ini gördük sanırım. Uzungöl' den Maçka'ya doğru yol almaya başladık. Bana göre Maçka diğer ilçelere göre daha yeşillik belki de daha dik dağlar ve sık ormanlık alanla kaplı bir ilçe. Hele de Sümela Manastırı çevresi...
Maçka denince aklınıza 'Maçka Yolları Taşlı' ya da Volkan Konak ve Zeynep Başkan' ın seslendirdiği  "Ömer Maçka'ya Maçka'ya"  türküleri geliyor mu? Gelir gelir... Bir geçin Maçka' dan başlarsınız...
Şehir merkezinden Sümela Manastırı' na gitmek Uzungöl kadar uzak değil, en fazla 1 saatinizi alır. Değirmendere' den  Esiroğlu'na  ve oradan Maçka'ya. Çoşandere'de de bir alabalık tesisinde yemeğiniz yer ve sisli dağlara yol almaya başlarsınız. Yeşili ve Çoşandere' nin sesi sizi cezbeder ve bir dağın başında sisli ormanların arasında Sümela Manastırı' nı görürsünüz. Etkileyici manzaradır vessalam :) Sonra düşünürsünüz 'habu adamlar habu dağın tepesine niye dikmişler buni' "adamlar manzaradan,  temiz havadan anlay" :) Sümela' ya arabayla girecekseniz, girişte 10 Tl veriyorsunuz ve Sümela' ya bir süre yürüyerek çıkıyorsunuz ve manastır girişine de 8Tl veriyorsunuz. Anca para veriyorsunuz. O yüzden bir müzekart edinmekte fayda var :)
Manastır restorasyon edildiğinden dörtte bir kısmını görebiliyorsunuz ya da beşte biri mi desem??? Birçok fresko tahrip edilmiş ama gene de iyi sayılır. Sümela hızlı bir gezi oldu bizim için, sevgili İnsan ve Hayat dergisi editörünü de teşekkür ediyoruz, onun vasıtasıyla birgünde 2 güzel mekanı görmek nasip oldu.( benim bu yıl ki gezilerim hep çok hızlı oldu zaten, ya birkaç saatlik ya bir günlük ya... :)) Neyse...)
Sümela Manastırı hakkında kısa bilgi için alttaki resme tıklayıp büyük boyutta Türkçe ya da ingilizcesini okuyabilirsiniz. (Manastır girişinde olan bilgi levhasıdır)

Sis ve birazda geç bir saatte varmamızdan dolayı foto çekimlerinde iyi sonuç alamadık ama gene de çekmeye ve elde veriler bulunmasına çalıştık :) Paylaşıyorum sizlerle...

  








Bookmark and Share

İlk Durak : Uzungöl

Gitme vaktim yaklaştı ve memleketimin de güzel yerlerini son kez görme fırsatına eriştim. Bir pazar, iki çizer (biri bendeniz) ve bir dergi editörüyle ilk durağımız Uzungöl oldu. Trabzon merkezden Uzungöl' e gitmek 2 saatimizi aldı. Of' a kadar kıyı şeridinden yolculuğa başladık  ve  Of' a yaklaştıkça fındık bahçelerinin yerini çay bahçeleri almaya başladı. Daha sonra Of'  tan Dernekpazarı ve Çaykara' ya vardık. Uzungöl' ü size en iyi, çektiğim fotoğraflar anlatır diyecem de anlatması zor, yok böyle bir hava... Şişeleyip sanal aleme sunamadım :) 
Başı dumanlı dağlar, yeşilin birçok tonu ve Uzungöl. Sabah erkenden kalkıp göl etrafında bir koşu yapıp sonra güzelce bir kahvaltı yapmak ne kadar güzel olur... Kısmet artık başka zamana... Biz sabah 7:30 da yola çıktık ve 9:30 da Uzungöl' e vardık. Öncelikle Ensar Motel' de bir kahvaltı yaptık daha sonra göl etrafında yürüyüşe başladık. Tabi göl boyu Karadeniz evlerine, kır çiçeklerine, sisli dağlarına, yeşil suyuna bol bol fotoğraf çektik ve en güzeli de mis gibi havayı doya doya içimize çektik :)

 





 


Uzungöl , bu sıralar özellikle arap turistlerle dolu. Motel fiyatları çok uygun. Olur da yolunuz Trabzon' a düşer, Uzungöl' e uğramadan gitmeyin!
Bookmark and Share

11 Eylül 2010 Cumartesi

Ramazanda Hamamönü / Ankara

Ankara'dan dönüşte fırsat bulup bahsedemedim. Bayram tatilden faydalanıp size Hamamönü' nden  biraz bahsetmek istedim. Ankara' dan dönmeden arkadaşım Kahraman, Hamamönü' ne davet etti. Bir müzik grubuna eşlik ediyordu kendisini de dinlemek istedik. Ankara' da ramazanı hissettiğim tek yer Hamamönü'ydü açıkcası. Ramazan adına güzel düzenlenmiş, tarihi evler, çalan müzikler, ortalarda gezinen Hacivat, Karagöz, Nasrettin Hocalar bulunan güzel bir alandı. Ayrıca halk konserleri de veriyordu. Biz henüz Kahraman' ın eşlik ettiği müzik grubunu dinlemeden hızlıca bir Hamamönü' nü dolaşalım dedik. O kalabalıkta fır dönerken bir den kafama bir fes konuldu. Kendimizi Hamamönü Hatırası önünde tarihi kiyafetler içinde bulduk ve bize eşlik eden bir de çakma Nasrettin Hocamız vardı :) Güzel bir kare ve hatıra oldu.Hamamönünü dolaşırken yapılan konser hariç, eski evlerin önündeki tezgahların arasında bir kemancı başka bir yerde bir darbukacı ve alaturkacı... Keşke geç gitmeseydik ya da biraz daha erken gelip biraz daha vakit geçirebilseydik orada. Artık başka bir ramazana...

Masala Sokak Grubu ve Kahraman' ın  eşlik ettiği bir müzik ziyafetiyle yazımı sonlandırıyorum... İyi dinlemeler ! :)
(Videoyu fotoğraf makinem ile çektiğimden ses konusunda ufak tefek aksaklıklar  ve uploaddan kaynaklı görüntü bozuklukları  olabilir)

Çok fazla fotoğraf çekemesem  de çektiğim birkaç kare...

Başka diyarlarda görüşmek üzere... İyi bayramlar!
Bookmark and Share

Bayram Hediyesi Bir Çift Küpe

Ankara Hamamönü'nde dolaşırken tezgahların birinde bayanların yaptığı iğne oyalı küpeler dikkatimi çekmişti ama özellikle dikkat eden Zümrüt olmuştu. Eee... iğne oyası profesörü hanımefendi, marifetli insan Trabzon' a gelir gelmez, ordaki iğne oyalı küpelerden yapıp, süpriz bayram hediyesi diye bir çift bendenize hediye etti. Ahhh ahh... El emeği gibisi yok :) Bayramda küpeleri taktım ama çok dikkat çektiler. Bir an, nazardan ya bu küpelere birşey olacak ya Zümrüt' e dedim :) Neyse, herkes sağlam şu an...


Zümrütcüğüm çok teşekkür ederim, ellerine sağlık! :)
Bookmark and Share

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun!

"Kahkahalar, yeni heyecanlar, bebekler, düğünler, eğlenceler ve tatlı sürprizler olsun...
Tatlılar olsun; kazandibi, tarçınlı kurabiyeler, elmalı kekler, şekerli kahveler...
Görüşmek için telefonlaşmalar olsun...
Buluşmalar olsun, kavuşmalar olsun...
Kayıplar, depremler, afetler olmasın. Kırgınlıklar, anlaşmazlıklar, ayrılıklar, yalanlar olmasın...
'Biz' olsun; 'Ben' olmasın...Mutluluk parayla, eğlence zoraki olmasın veee bir kere söylensin, yeter olsun...
En önemlisi sevgi olsun... Aşkolsun...
Daha n'ooolsunn...
Bayramınız kutlu olsun... "
(Yazarını bilmiyorum ama bayram adına sevdiğim bir yazıdır)
                                       Güzel bir Ramazan Bayramı geçirmeniz dileğiyle, 
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

1. Yıl Kutlu Olsun :)


Yoğun çizim temposunda farkettim ki bugün bu blogu açalı 1 yıl olmuş. Mübarek bir  ay ve mübarek bir günde blogun ilk yılını kutluyorum. Çok güzel :) Geçen yıl ilk konuma bakıyorum çok basit bir açılış yapmışım, belki de nedeni fazla uzun sürmeden bu blogu kapatacağımı düşünememdi.  Okul açılmasını beklerken evde can sıkıntısına sanat adına birşeyler olmasını umarak bu blogu açtım. Zamanla çok şey değişti, çok şeyler öğrendim. Hayatımda tahmin etmediğim şeyler gerçekleşti ve bazen de mutluluğun yanında stresi, hüznü de yaşadık. En güzellerinden biri de net ortamında birçok güzel blogu ve blogcuları  tanımak kısmet oldu.Her biri ayrı bir dünya ve değer....

Ve artık... bir yıl sonra bu bloga başka bir ülkeden yazmaya başlayacağım.Nerden nereye, blog hangi rotada devam edecek bilmiyorum. Umarım birçok yeni şeyler keşfetmek, güzellikleri yaşamak nasip olur!

Son olarak;
8 Eylül 2009 tarihinde "Yeni blog hayırlı olsun diyelim :)" başladığım blog olayına, şimdi de "1.YIL KUTLU OLSUN" diyorum. Blogta yorumunu eksik etmeyen, yorum yazmasa da izleyen değerli blog arkadaşlarıma ayrıca destek veren blogsuz arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum :) Herşey için çok teşekkürler... 

Related Posts with Thumbnails