27 Şubat 2010 Cumartesi

Kısa bir ara...

Çok zamandır yazamıyorum ve diğer blogları takip edemiyorum. 'Yoğunluk' geldi buldu yine :) Bu sıralar hem okul hem  yaklaşan sınavlardan  hemde çizimlerden pek vakit bulamıyorum. Sanırım bir süre daha blogumla ilgilenemeyeceğim. Aktif olmasam da, yine de blogumu ziyaret edenlere teşekkür ederim. Kısa bir süre perdeleri kapatıyorum, tekrar görüşmek dileğiyle...
Herkese iyi çalışmalar!

18 Şubat 2010 Perşembe

Animasyon Filmler

Hepimizin çocukluğunun olmazsa olmazı çizgi film kültürümüz vardır. Bir nevi onlarla şekilleniyorsunuz, büyüseniz de çizgi film seyretmekten vazgeçemiyorsunuz. Bana sorarsanız en sevdiğin çizgi film nedir?

 Bir düşüneyim. Mmmmm... Çok var ya ama hatırımda kalanlar neler dersek; en başta sanırım Red Kit, Jetgiller, Taş Devri, Heidi, Şeker Kız Candy, Ninja Kaplumbağalar, Voltran, He Man, Casper, Tsubasa. Şu anlık aklıma gelenler bunlar. Büyümüş olsanız da hepinizin favori çizgi filmi vardır.Neler mesela?

16 Şubat 2010 Salı

'Corel Draw' ım

Corel Draw ilk göz ağrımdı, sanki bir sevgiliden bahsedermiş gibi. İlk kullandığım çizim programıydı. [İlk kullandığım Corel Draw sürümü 10 ya da 11. olması gerek] Üniversite 2. sınıfta bölümlere ayrılıp, grafik tasarımı seçtiğimden beri kullandığım vektörel çizim programlarının en başıydı. Sanırım 5 yıllık bir Corel Draw kullanıcısıyım ama nerdeyse 3-4 aydır yüzünü gördüğüm yok. Yerini Photoshop' a bıraktı.

Geçenlerde bir çizim için Corel Draw' ı açtım, Aman Allahım! programı unutmuş gibiydim. Kafamda tümüyle Photoshop mantığı oturunca  kısayolları bile yanlışlıkla PS' deki gibi kullanıyordum, neden olmuyor diyordum ki durum belli Photoshop, Corel Draw bilgilerimin bir kısmını silip, yerine kendisininkileri oturtmuş :) İşin duygusal yanı bir yana, Corel Draw çizim programları içinde en rahat arayüze sahip olan programlardan. Kullanılması öğrenilmesi bir Photoshop gibi değildir. Çok zorlamayacaktır. Rahattır ve İllustrator' e benzemez.

12 Şubat 2010 Cuma

Penguen'den Sevgililer Günü

Bu sıralar blogların ana konusu 'aşk'. Herkes aşk meşk üzerine yazıyor, tartışıyor yani aşk üzerine diyecekleri çok şey olan arkadaşlarımız var.  14 Şubat yaklaştı, duygusal günler bazıları için ama Hakkı hocamın Twitter' da paylaştığı bu linki tıklayınca çok güldüm. Penguen yapmış gene yapacağını. Sevgililer gününüz kutlu olsun :) hahaha...
Bookmark and Share

11 Şubat 2010 Perşembe

Polonya (Bir YL öğrencisinin anılarından....)

Tatilde insan bayağı bir gevşiyor, hele de uyuklamaya alışmışsanız. Okulum başladı ve bütün derslerim sabah ve nasıl kalkacağımı düşündüm. Daha ilk gün ilk derse geç kaldım ama diğer dersleri aksatmamalıyım diye düşünürken bu sabahta geç kaldım. (Benim için bir alkış istiyorum. Bu daha geç kalmalarımın başı olacak sanırım). Hoca derse başlamıştır büyük bir ihtimal, ben arabadan indiğim gibi son hızla sınıfa koşmaya başladım. Tabi sınıf 3. katta olunca, merdivenleri ikişerli üçerli atlarsınız. Son adımı attım ki sınıftan arkadaşlar dışarda. Hayırdır? Meğerse muafiyet sınavı varmış, öğleye kadar ders yok. Haydaa... Gitti canım uyku :) Herneyse... Öğleden sonra ders var, hocayla konuşup yapmayalım diye düşündük ama hoca yapacam dedi. Boşver dersi, eve gideyim dedim ama devamsızlık bayağı ilerde olunca, beklemeye karar verdim. Daha sonra bir grup arkadaşımla Dış İlişkiler Ofisi' nin yolunu tuttuk.
İşte Polonya hikayemiz başlıyor...

7 Şubat 2010 Pazar

Peşin Fikirlilik

Adamın biri New York, Central Park'ta yürüyüş yaparken, aniden bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir boğuşmadan sonra, üzeri yara bere içinde kalır ama köpeği öldürür. Bu arada küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür ettikten sonra der ki:

Birazcık tembellik!

Masamın üstü küçük not kağıtlarıyla dolu. Birinde ödenecekler, birinde başvurular, birinde çizimi ve tasarımı yapılacak işler, yazılar, pantone renk kodları, kitap isimleri, dersler vesaire vesaire... Sonra ajanda mı açtım o da dolu. Hatta bazı şeyleri birkaç kere yazmışım " bunu yapcağım, şuna gideceğim, şunları arayacağım". Hepsini yapacağım ama  'Ne zaman?'. Öğrenciliğimden(lisans) beri üzerimden atamadığım bir huyum var, son gün son dakika. Tahminimce herkeste vardır. Dururum dururum son güne, son geceye saklarım. Uykusuz kalır yaparım. Bu biraz da o işi isteyerek değil de belli bir zorunluluktan yaptığımızdan mı yoksa tembellikten mi?

Hayal ???

Bugün bir arkadaşımın üyesi olduğu bir kozmetik firmasının toplantısına katıldım. Yarım saat filan kaldım, başlangıç hayallerle başladı, bitişi göremedim ama ben çıkarken hayallerle devam ediyordu. Firma müdürü, şu soruyu sordu "2000 yılında neler hayal etmiştiniz, gerçekleştiler mi?" Düşündüm de, ben 2000 yılında hayal etmediklerimi gerçekleştirdim. Öyle değil mi, hayalini kurduklarımız gerçekleşmez bazen, hayal etmekte zorlandıklarımızı hatta düşünmediklerimizi gerçekleştiririz. Kader sanırım. 2000  yılında neler hayal ettim ki? Hatırlayamıyorum. İyi bir üniversitede okumak mı? Öğretmen olmak mı?  Neydi? Şimdi nasıl?

5 Şubat 2010 Cuma

Bonsai

Bonsai denince, aklınıza Karate Kid ya da diğer Çin ve Japon filmleri geliyorsa aynı düşünüyoruz demektir. Daha doğrusu o filmlerde oynayan yaşlı tonton Japon amca gelmesi gerek yani Pat Morita. Amcamız karate bilir ama bunu kötü amaçlı kullanmaz, kendine özgü bir karate öğretisi vardır. Bonsailerini budar ve huzuru bulmaya çalışır. Kaç yıl oldu bu film çekileli? 1984' de çekilmiş, ben daha dünya da yoktum bile. Doğduğumdan beri bildiğim meşhur bir film. Demek bonsainin bilinç altıma yerleşmesine teşkil etmiş :)

3 Şubat 2010 Çarşamba

Norman Rockwell

Bugün yani 3 Şubat tarihinde, Google' da yandaki resmi birçok kişi görmüştür. Acaba bugünün önemi nedir? diye soranlar mutlaka olmuştur çünkü bunlardan biri benim :) Faremi resmin üzerine tuttum ve bugünün Norman Rockwell' in doğum günü olduğunu öğrendim. Kimdir bu adam? Evet kimdi bu adam?
Norman Rockwell, Amerikalı bir ressam, illüstratör. Özellikle Amerikan gündelik hayatına dayalı sevimli, sıcak ve mizahi resimleri ile 40 yılı aşkın süre The Saturday Evening Post dergisinin kapaklarını hazırlayarak Amerikan popüler kültürüne damgasını vurmuş bir kişilik.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Üniversitenin Har(a)ç Zamanı

Tatil hızla geçti. Şunu şunu yapacam dedim ama pek bir aktivite de bulunamadım. Sanırım gerçekten dinlenmeye ihtiyacım vardı. Şöyle birşey de  var, okul olduğu zaman daha çok çalışmaya itiyorsunuz kendinizi. Tatil olunca zaten o moda girmiş oluyorsunuz, içinizden birşey yapmak gelmiyor. Oku oku, sınavlara gir... Meyvelerini ne zaman toplayacağız bakalım. Tatilin bittiğini harç ödemeleri hatırlatıyor. Harç mı haraç mı? Kredi ya da öğrenim alıyorum diye düşünüyorsanız, okul bitince elinize gelen ödeme kağıdında ki fiyat size yetiyor da artıyor bile. Okulu borçlu bitiriyorsunuz bir bakıma fakat ihtiyaçı olanlar için yapacak birşey yok tabi ki. Okumak kolay sayılmaz. Bizim üniversite harç hariç bir de etkinlik parası alıyorlar, ne kadar etkinlik yapıyoruz acaba? Yıl sonu üniversite şenliklerindeki konserler mi etkinlik? O zaman parayı şarkıcılara veriyoruz :)  Bir de aklıma ÖSYM' nin sınavları geldi. Sınavların maddi getirisi az sayılmaz yani :) Eğitime iyi harcama yapıyoruz. Sonra da işsiz kalıyoruz...

Sanat Nedir? L.N. Tolstoy

Kütüphaneden alıp dün akşama kadar yüzünü açmadığım Tolstoy' un " Sanat Nedir?" kitabını okumaya başladım. Tolstoy neler demiş, neler not almış biraz bahsetmek istedim. Kitabın henuz başlarındayım fakat, bol bol altı çizilecek yerler var.
 "Sanat" kelimesini sadece terim açıklar gibi bırakamayız. Çünkü sanat olarak ortaya koyduğumuz tanım ne kadar geçerli? Bir çalışmayı değerlendirirken neye göre sanattır diyoruz. Sorular bu şekilde uzayıp gidiyor, bu konuya bir de Tolstoy açısından bakalım. Tolstoy kitaba şöyle başlamış;

Gazetelerde sanatla ilgili etkinliklerin  yer almasından, Rus hükümetinin sanata destek için açtığı akademiler, tiyatrolardan ve  sanat için yapılan binalarda çalışan her insanların  sanat için ömürlerini tükettiklerinden söz eder. Usta yazar sanatı bir savaşa benzetir, her ikisinde de insanların ömürlerini tükettiklerini, uğraştıklarından bahseder. Farklı bir bakış açısı sunar ve şöyle der;

" İnsanoğlunun bunca güç, kaynak tüketen -sanat dışında- tek bir etkinlik alanı vardır ve o da savaştır"(s.4)
Related Posts with Thumbnails